Öneri Formu
Hadis Id, No:
5965, B000943
Hadis:
حَدَّثَنَا سَعِيدُ بْنُ يَحْيَى بْنِ سَعِيدٍ الْقُرَشِىُّ قَالَ حَدَّثَنِى أَبِى قَالَ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ مُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ نَحْوًا مِنْ قَوْلِ مُجَاهِدٍ إِذَا اخْتَلَطُوا قِيَامًا . وَزَادَ ابْنُ عُمَرَ عَنِ النَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم « وَإِنْ كَانُوا أَكْثَرَ مِنْ ذَلِكَ فَلْيُصَلُّوا قِيَامًا وَرُكْبَانًا » .
Tercemesi:
Bize Said b. Yahya b. Said el-Kureşî, ona babası (Yahya b. Said), ona İbn Cüreyc, ona Musa b. Ukbe, ona Nafi‘, ona İbn Ömer, Mücahid’in söylediği “birbirlerine karıştıklarında namazı ayakta kılarlar” sözüne yakın bir ifade kullanmıştır. Ayrıca İbn Ömer, Nebi’den (sav) rivayetle: “Şayet bundan daha fazla iseler, o zaman ayakta (yaya olarak) ve binek üzerinde oldukları halde namaz kılsınlar” ibaresini de eklemiştir.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 2, 1/374
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Muhammed Musa b. Ukbe el-Kuraşî (Musa b. Ukbe b. Ebu Ayyaş)
4. Ebu Velid İbn Cüreyc el-Mekkî (Abdülmelik b. Abdülaziz b. Cüreyc)
5. Yahya b. Said el-Ümevi (Yahya b. Said b. Âs b. Said b. Ümeyye)
6. Ebu Osman Said b. Yahya el-Ümevî (Said b. Yahya b. Said b. Ebân b. Said)
Konular:
KTB, NAMAZ,
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى الصُّبْحَ بِغَلَسٍ ثُمَّ رَكِبَ فَقَالَ " اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ ، إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ " . فَخَرَجُوا يَسْعَوْنَ فِى السِّكَكِ وَيَقُولُونَ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ - قَالَ وَالْخَمِيسُ الْجَيْشُ - فَظَهَرَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَتَلَ الْمُقَاتِلَةَ وَسَبَى الذَّرَارِىَّ ، فَصَارَتْ صَفِيَّةُ لِدِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ ، وَصَارَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَزَوَّجَهَا وَجَعَلَ صَدَاقَهَا عِتْقَهَا . فَقَالَ عَبْدُ الْعَزِيزِ لِثَابِتٍ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ ، أَنْتَ سَأَلْتَ أَنَسًا مَا أَمْهَرَهَا قَالَ أَمْهَرَهَا نَفْسَهَا . فَتَبَسَّمَ .
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), sabah namazını alaca karanlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete kavuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti.
Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriyetini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5972, B000947
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى الصُّبْحَ بِغَلَسٍ ثُمَّ رَكِبَ فَقَالَ " اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ ، إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ " . فَخَرَجُوا يَسْعَوْنَ فِى السِّكَكِ وَيَقُولُونَ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ - قَالَ وَالْخَمِيسُ الْجَيْشُ - فَظَهَرَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَتَلَ الْمُقَاتِلَةَ وَسَبَى الذَّرَارِىَّ ، فَصَارَتْ صَفِيَّةُ لِدِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ ، وَصَارَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَزَوَّجَهَا وَجَعَلَ صَدَاقَهَا عِتْقَهَا . فَقَالَ عَبْدُ الْعَزِيزِ لِثَابِتٍ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ ، أَنْتَ سَأَلْتَ أَنَسًا مَا أَمْهَرَهَا قَالَ أَمْهَرَهَا نَفْسَهَا . فَتَبَسَّمَ .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), sabah namazını alaca karanlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete kavuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti.
Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriyetini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 6, 1/376
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Abdülaziz b. Suheyb el-Bünanî (Abdülaziz b. Suheyb)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
KTB, NAMAZ,
KTB, NİKAH
Nikah, kölenin
Nikah, mehir
Siyer, Hz. Peygamber'in gazveleri
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى الصُّبْحَ بِغَلَسٍ ثُمَّ رَكِبَ فَقَالَ " اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ ، إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ " . فَخَرَجُوا يَسْعَوْنَ فِى السِّكَكِ وَيَقُولُونَ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ - قَالَ وَالْخَمِيسُ الْجَيْشُ - فَظَهَرَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَتَلَ الْمُقَاتِلَةَ وَسَبَى الذَّرَارِىَّ ، فَصَارَتْ صَفِيَّةُ لِدِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ ، وَصَارَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَزَوَّجَهَا وَجَعَلَ صَدَاقَهَا عِتْقَهَا . فَقَالَ عَبْدُ الْعَزِيزِ لِثَابِتٍ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ ، أَنْتَ سَأَلْتَ أَنَسًا مَا أَمْهَرَهَا قَالَ أَمْهَرَهَا نَفْسَهَا . فَتَبَسَّمَ .
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), sabah namazını alaca karanlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete kavuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti.
Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriyetini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.
Öneri Formu
Hadis Id, No:
277045, B000947-2
Hadis:
حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ قَالَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ عَنْ عَبْدِ الْعَزِيزِ بْنِ صُهَيْبٍ وَثَابِتٍ الْبُنَانِىِّ عَنْ أَنَسِ بْنِ مَالِكٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم صَلَّى الصُّبْحَ بِغَلَسٍ ثُمَّ رَكِبَ فَقَالَ " اللَّهُ أَكْبَرُ خَرِبَتْ خَيْبَرُ ، إِنَّا إِذَا نَزَلْنَا بِسَاحَةِ قَوْمٍ فَسَاءَ صَبَاحُ الْمُنْذَرِينَ " . فَخَرَجُوا يَسْعَوْنَ فِى السِّكَكِ وَيَقُولُونَ مُحَمَّدٌ وَالْخَمِيسُ - قَالَ وَالْخَمِيسُ الْجَيْشُ - فَظَهَرَ عَلَيْهِمْ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم فَقَتَلَ الْمُقَاتِلَةَ وَسَبَى الذَّرَارِىَّ ، فَصَارَتْ صَفِيَّةُ لِدِحْيَةَ الْكَلْبِىِّ ، وَصَارَتْ لِرَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم ثُمَّ تَزَوَّجَهَا وَجَعَلَ صَدَاقَهَا عِتْقَهَا . فَقَالَ عَبْدُ الْعَزِيزِ لِثَابِتٍ يَا أَبَا مُحَمَّدٍ ، أَنْتَ سَأَلْتَ أَنَسًا مَا أَمْهَرَهَا قَالَ أَمْهَرَهَا نَفْسَهَا . فَتَبَسَّمَ .
Tercemesi:
Bize Müsedded, ona Hammad, ona Abdülaziz b. Suheyb ve Sabit el-Bunânî, o ikisine Enes b. Malik şöyle rivayet etmiştir:
Rasulullah (sav), sabah namazını alaca karanlıkta kıldı, sonra bineğine bindi: "Allâhu Ekber, Hayber harab oldu. Biz bir kavmin yurduna girdiğimizde, uyarılanların sabahı ne kötü olur" buyurdu. Hayber ahalîsi dışarı çıktı, sokaklarda koşarak 'İşte Muhammed ve (hamis) ordu' diyorlardı. Râvî: 'Hamis' ordu demektir, dedi. Rasulullah (sav) onlara galip geldi, savaşanları öldürdü, aileleri esir aldı. Safiyye bt. Huyey önce Dıhye el-Kelbî'nin, sonra da Rasulullah'ın cariyesi oldu. Sonra Rasulullah (sav) onunla evlendi. Safiyye'nin (r.anha) hürriyete kavuşturulmasını da kendisine mehir tayin etti.
Râvî Abdulazîz, Sabit'e 'Ya Ebu Muhammed! Enes'e ona ne mehir tayin etti diye sordun mu?' dedi. Sabit 'Peygamber, Safiyye'ye hürriyetini mehir tayin etti' dedi ve gülümsedi.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 6, 1/376
Senetler:
1. Enes b. Malik el-Ensarî (Enes b. Malik b. Nadr b. Damdam b. Zeyd b. Haram)
2. Ebu Muhammed Sabit b. Eslem el-Bünanî (Sabit b. Eslem)
3. Ebu İsmail Hammad b. Zeyd el-Ezdî (Hammad b. Zeyd b. Dirhem)
4. Müsedded b. Müserhed el-Esedî (Müsedded b. Müserhed b. Müserbel b. Şerik)
Konular:
Hz. Peygamber, hanımları, Safiyye bt. Huyeyy
Hz. Peygamber, tebessüm etmesi
KTB, NAMAZ,
KTB, NİKAH
Nikah, kölenin
Nikah, mehir
Siyer, Hz. Peygamber'in gazveleri
Tebessüm, kardeşinin yüzüne tebessüm etmek
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ سَأَلْتُهُ هَلْ صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَعْنِى صَلاَةَ الْخَوْفِ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ نَجْدٍ ، فَوَازَيْنَا الْعَدُوَّ فَصَافَفْنَا لَهُمْ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى لَنَا فَقَامَتْ طَائِفَةٌ مَعَهُ تُصَلِّى ، وَأَقْبَلَتْ طَائِفَةٌ عَلَى الْعَدُوِّ وَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَنْ مَعَهُ ، وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ، ثُمَّ انْصَرَفُوا مَكَانَ الطَّائِفَةِ الَّتِى لَمْ تُصَلِّ ، فَجَاءُوا ، فَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِهِمْ رَكْعَةً ، وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ، فَقَامَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمْ فَرَكَعَ لِنَفْسِهِ رَكْعَةً وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5963, B000942
Hadis:
حَدَّثَنَا أَبُو الْيَمَانِ قَالَ أَخْبَرَنَا شُعَيْبٌ عَنِ الزُّهْرِىِّ قَالَ سَأَلْتُهُ هَلْ صَلَّى النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم يَعْنِى صَلاَةَ الْخَوْفِ قَالَ أَخْبَرَنِى سَالِمٌ أَنَّ عَبْدَ اللَّهِ بْنَ عُمَرَ - رضى الله عنهما - قَالَ غَزَوْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم قِبَلَ نَجْدٍ ، فَوَازَيْنَا الْعَدُوَّ فَصَافَفْنَا لَهُمْ فَقَامَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم يُصَلِّى لَنَا فَقَامَتْ طَائِفَةٌ مَعَهُ تُصَلِّى ، وَأَقْبَلَتْ طَائِفَةٌ عَلَى الْعَدُوِّ وَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِمَنْ مَعَهُ ، وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ، ثُمَّ انْصَرَفُوا مَكَانَ الطَّائِفَةِ الَّتِى لَمْ تُصَلِّ ، فَجَاءُوا ، فَرَكَعَ رَسُولُ اللَّهِ صلى الله عليه وسلم بِهِمْ رَكْعَةً ، وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ ثُمَّ سَلَّمَ ، فَقَامَ كُلُّ وَاحِدٍ مِنْهُمْ فَرَكَعَ لِنَفْسِهِ رَكْعَةً وَسَجَدَ سَجْدَتَيْنِ .
Tercemesi:
Bize Ebu Yeman, ona Şuayb, ona da ez-Zührî şöyle rivayet etti: Ben ona (Salim) Nebi (sav) –korku namazını kast ederek- namaz kıldı mı, diye sordum. O dedi ki:
Bana Salim’in haber verdiğine göre Abdullah b. Ömer (r.anhumâ) şöyle demiştir: Rasulullah (sav) ile Necid taraflarına gazaya gittim. Düşmanla karşı karşıya gelince onlar için saflar halinde dizildik. Rasulullah (sav) kalkıp bize namaz kıldırdı. Bir miktar onunla birlikte namaza durdu. Diğerleri ise yönlerini düşmana cevirdiler. Rasulullah (sav), kendisi ile beraber olanlar ile rükûa vardı ve iki secde yaptı. Sonra beraberinde namaz kılanlar, namaz kılmamış olan bölüğün yerine gittiler. Onlar da gelip, Rasulullah (sav) onlara da bir rekât kıldırıp, onlarla iki secde yaptıktan sonra selam verdi. Onların her biri kalkıp kendi kendisine bir rekât kılıp iki secde yaptı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 1, 1/374
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Ebu Ömer Salim b. Abdullah el-Adevî (Salim b. Abdullah b. Ömer b. Hattab)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Şuayb b. Ebu Hamza el-Ümevi (Şuayb b. Dinar)
5. Ebu Yeman Hakem b. Nafi' el-Behrânî (Hakem b. Nafi')
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Korku namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5966, B000944
Hadis:
حَدَّثَنَا حَيْوَةُ بْنُ شُرَيْحٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ حَرْبٍ عَنِ الزُّبَيْدِىِّ عَنِ الزُّهْرِىِّ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ بْنِ عُتْبَةَ عَنِ ابْنِ عَبَّاسٍ - رضى الله عنهما - قَالَ قَامَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم وَقَامَ النَّاسُ مَعَهُ ، فَكَبَّرَ وَكَبَّرُوا مَعَهُ ، وَرَكَعَ وَرَكَعَ نَاسٌ مِنْهُمْ ، ثُمَّ سَجَدَ وَسَجَدُوا مَعَهُ ، ثُمَّ قَامَ لِلثَّانِيَةِ فَقَامَ الَّذِينَ سَجَدُوا وَحَرَسُوا إِخْوَانَهُمْ ، وَأَتَتِ الطَّائِفَةُ الأُخْرَى فَرَكَعُوا وَسَجَدُوا مَعَهُ ، وَالنَّاسُ كُلُّهُمْ فِى صَلاَةٍ ، وَلَكِنْ يَحْرُسُ بَعْضُهُمْ بَعْضًا .
Tercemesi:
Bize Hayve b. Şureyh, ona Muhammed b. Harb, ona ez-Zübeydî, ona ez-Zührî, ona da Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe, kendisine İbn Abbas’ın (r.anhuma) şöyle dediğini rivayet etti:
Nebi (sav) namaza kalktı. Onunla beraber olanlar da kalktı. O tekbir aldı, beraberindekiler de onunla birlikte tekbir aldılar. Kendisi rükûa varınca aralarından bir takım insanlar da rükûa vardı. Sonra o secde yaptı, onlar da onunla secde yaptılar. Sonra ikinci rekât için ayağa kalktı. Secdeye varmış olanlar ayakta kalıp kardeşlerini korudular. Diğer bölük gelerek onlar da Rasulullah ile birlikte rükû ve secde yaptılar. Bu arada cemaatin hepsi de namazda idi, fakat bir kısmı onların diğer kısmını koruyorlardı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 3, 1/374
Senetler:
1. İbn Abbas Abdullah b. Abbas el-Kuraşî (Abdullah b. Abbas b. Abdülmuttalib b. Haşim b. Abdümenaf)
2. Ebu Abdullah Ubeydullah b. Abdullah el-Hüzeli (Ubeydullah b. Abdullah b. Utbe b. Mesud b. Gâfil)
3. Ebu Bekir Muhammed b. Şihab ez-Zührî (Muhammed b. Müslim b. Ubeydullah b. Abdullah b. Şihab)
4. Ebu Hüzeyl Muhammed b. Velid ez-Zübeydi (Muhammed b. Velid b. Amir)
5. Ebu Abdullah Muhammed b. Harb el-Havlani (Muhammed b. Harb b. Ebreş)
6. Ebu Abbas Hayve b. Şurayh el-Hadramî (Hayve b. Şurayh b. Yezid)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, Korku namazı
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5968, B000945
Hadis:
حَدَّثَنَا يَحْيَى قَالَ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ عَنْ عَلِىِّ بْنِ مُبَارَكٍ عَنْ يَحْيَى بْنِ أَبِى كَثِيرٍ عَنْ أَبِى سَلَمَةَ عَنْ جَابِرِ بْنِ عَبْدِ اللَّهِ قَالَ جَاءَ عُمَرُ يَوْمَ الْخَنْدَقِ ، فَجَعَلَ يَسُبُّ كُفَّارَ قُرَيْشٍ وَيَقُولُ يَا رَسُولَ اللَّهِ مَا صَلَّيْتُ الْعَصْرَ حَتَّى كَادَتِ الشَّمْسُ أَنْ تَغِيبَ . فَقَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم « وَأَنَا وَاللَّهِ مَا صَلَّيْتُهَا بَعْدُ » . قَالَ فَنَزَلَ إِلَى بُطْحَانَ فَتَوَضَّأَ ، وَصَلَّى الْعَصْرَ بَعْدَ مَا غَابَتِ الشَّمْسُ ، ثُمَّ صَلَّى الْمَغْرِبَ بَعْدَهَا .
Tercemesi:
Bize Yahya, ona Veki‘, ona Ali b. Mübarek, ona Yahya b. Ebu Kesir, ona Ebu Seleme, ona da Cabir b. Abdullah’ın şöyle rivayet etti: Hendek gününde Ömer geldi ve Kureyş kafirlerine sövmeye başlayıp: 'Ey Allah’ın Rasulü, ben ancak güneşin batmasına çok az kala ikindi namazını kılabildim' diyordu. Nebi (sav) de:
"Vallahi, ben daha kılamadım" buyurdu. (Cabir) dedi ki: 'Allah Rasulü Buthân vadisine indi, abdest aldı, güneş battıktan sonra ikindiyi kıl(dır)dı. Ondan sonrada da akşam namazını kıl(dır)dı.'
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 4, 1/375
Senetler:
1. Cabir b. Abdullah el-Ensârî (Cabir b. Abdullah b. Amr b. Haram b. Salebe)
2. Ebu Seleme b. Abdurrahman ez-Zuhrî (Abdullah b. Abdurrahman b. Avf b. Abduavf)
3. Ebu Nasr Yahya b. Ebu Kesir et-Tâî (Yahya b. Salih b. Mütevekkil)
4. Ali b. Mübarek el-Hünâî (Ali b. Mübarek)
5. Ebu Süfyan Veki' b. Cerrah er-Ruâsî (Veki' b. Cerrah b. Melih b. Adî)
6. Ebu Zekeriyya Yahya b. Cafer el-Bikendî (Yahya b. Cafer b. A'yen)
Konular:
KTB, NAMAZ,
Namaz, vakti
Namaz, vakti geçtikten sonra kılmak
Namaz, yolculukta veya savaşta namazların cem'i,
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ قَالَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لَنَا لَمَّا رَجَعَ مِنَ الأَحْزَابِ « لاَ يُصَلِّيَنَّ أَحَدٌ الْعَصْرَ إِلاَّ فِى بَنِى قُرَيْظَةَ » . فَأَدْرَكَ بَعْضُهُمُ الْعَصْرَ فِى الطَّرِيقِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ نُصَلِّى حَتَّى نَأْتِيَهَا ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ بَلْ نُصَلِّى لَمْ يُرَدْ مِنَّا ذَلِكَ . فَذُكِرَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُعَنِّفْ وَاحِدًا مِنْهُمْ .
Öneri Formu
Hadis Id, No:
5971, B000946
Hadis:
حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مُحَمَّدِ بْنِ أَسْمَاءَ قَالَ حَدَّثَنَا جُوَيْرِيَةُ عَنْ نَافِعٍ عَنِ ابْنِ عُمَرَ قَالَ قَالَ النَّبِىُّ صلى الله عليه وسلم لَنَا لَمَّا رَجَعَ مِنَ الأَحْزَابِ « لاَ يُصَلِّيَنَّ أَحَدٌ الْعَصْرَ إِلاَّ فِى بَنِى قُرَيْظَةَ » . فَأَدْرَكَ بَعْضُهُمُ الْعَصْرَ فِى الطَّرِيقِ فَقَالَ بَعْضُهُمْ لاَ نُصَلِّى حَتَّى نَأْتِيَهَا ، وَقَالَ بَعْضُهُمْ بَلْ نُصَلِّى لَمْ يُرَدْ مِنَّا ذَلِكَ . فَذُكِرَ لِلنَّبِىِّ صلى الله عليه وسلم فَلَمْ يُعَنِّفْ وَاحِدًا مِنْهُمْ .
Tercemesi:
Bize Abdullah b. Muhammed b. Esma, ona Cüveyriye, ona Nafi‘, ona İbn Ömer’in şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Nebi (sav) Ahzab gazvesinden dönünce bize: “Hiçbir kimse Kurayza oğulları diyarı dışında bir yerde ikindi namazı kılmasın” buyurdu. Oraya gidenlerin bir kısmı yolda iken ikindi namazının vakti girdi, kimileri: Biz oraya varmadan namazımızı kılmayız, dediler. Kimileri: Hayır, o bizden böyle bir şey istemedi. Biz namazımızı kılacağız, dediler. Nebi’ye (sav) bu durum anlatılınca onların hiçbirisini azarlamadı.
Açıklama:
Yazar, Kitap, Bölüm:
Buhârî, Sahîh-i Buhârî, Salâtu'l-Havf 5, 1/375
Senetler:
1. İbn Ömer Abdullah b. Ömer el-Adevî (Abdullah b. Ömer b. Hattab)
2. Nafi' Mevlâ İbn Ömer (Ebu Abdullah Nafi')
3. Ebu Mihrak Cüveyriye b. Esma ed-Duba'î (Cüveyriye b. Esma b. Ubeyd b. Mihrak)
4. Abdullah b. Muhammed ed-Dübaî (Abdullah b. Muhammed b. Esma)
Konular:
İHANET
KTB, NAMAZ,
Sahâbe, sahabiler ve hadîs